çok, pek, aşırı, ziyade.
It's ever so cold: Hava pek soğuk.
Thank you ever so much: Pek çok teşekkür ederim.
She's ever such a nice girl: Son derece güzel bir kız.
She is ever so much prettier than her sister: Kızkardeşinden kat kat güzeldir.
I waited ever so long: Okadar bekledim ki …
ever so often: sık sık, pek sık.